Hafız-ı Şirazi, İran edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Gerçek adı, Muhammed Şemseddin’dir ve 14. yüzyılda yaşamıştır. Yaşamı üstüne ayrıntılı bir bilgi yoktur; gençlik dönemi ve nasıl bir eğitim aldığı da bilinmemektedir. Adından, Kuran’ı ezberleyerek “Hafız” sanını aldığı, yapıtları üzerine yapılan çalışmalardan ise iyi bir medrese eğitimi gördüğü; hadis, fıkıh, kelam ve tasavvuf okuduğu anlaşılmaktadır.
Hafız Şirazi, İran edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan “Divan-ı Hafız”ı yazmıştır. Bu eser, Farsça şiirin inceliklerini ve derinliğini yansıtan bir başyapıttır. Bu eserde, genellikle gazel ve rubailer şeklinde yazılmış olan şiirleri bulunur.
Kaside, rubaî ve kıtalar da yazmış olmasına rağmen Hafız şöhrete gazelleriyle ulaşmıştır. Daha önce gazel söyleyen bütün üstatların meziyetlerini kendinde toplaması sebebiyle gazelleri Fars edebiyatında türünün en gelişmiş örnekleri sayılır. Önceki şairler gibi gazellerinde mecazi anlamlar da taşıyan aşk ve şarap meclislerini terennüm etmiş ve bazen başka şairlerin beyitlerini kendi gazellerinin arasına serpiştirmiştir.
Hafız’ın eserleri, genellikle aşk, ayrılık, sevgilinin güzelliği, doğanın manzaraları gibi temaları işler. Ancak, bu temaları işlerken onlara mistik ve tasavvufi bir derinlik katar. Hafız’ın şiirlerinde sıkça karşımıza çıkan motifler arasında gül, şarap, sevgili ve divan (meclis) gibi semboller bulunur.
Hafız-ı Şirazi’nin etkisi sadece edebiyatta değil, aynı zamanda müzik, resim ve diğer sanat dallarında da görülür. Eserleri, İran kültürünün bir parçası olarak günümüze kadar gelmiş ve İran müziği, görsel sanatlar ve hat sanatında kullanılmaktadır.
BATILI YAZARLARIN HAFIZ-I ŞİRAZİ’YE HAYRANLIĞI
Goethe ve Emerson gibi batılı yazarlar, Hafız-ı Şirazi’nin şiirlerinden büyük bir etkilenme yaşamışlardır. Özellikle Hafız’ın derinliği ve lirizmi, onların dikkatini çekmiş ve eserlerini İngilizce’ye çevirmeye teşvik etmiştir.
Johann Wolfgang von Goethe, Alman edebiyatının en büyük isimlerinden biridir. Goethe’nin Doğu’ya olan ilgisi ve Doğu edebiyatına duyduğu hayranlık, onu Hafız’ın şiirleriyle tanışmaya yönlendirmiştir. Hafız’ın şiirlerini Almanca’ya çevirmiş ve bunları derinlemesine incelemiştir. Goethe’nin Hafız hakkındaki övgü dolu sözleri, Hafız’ın edebi değerinin batı kültüründe de kabul gördüğünü gösterir. “Hafız gibi birisi bulunamaz” sözü, Goethe’nin Hafız’ın şiirsel dehasına olan hayranlığını ifade eder.
Amerikan edebiyatının önde gelen isimlerinden Ralph Waldo Emerson de Hafız’ın eserlerini incelemiş ve İngilizce’ye çevirmiştir. Onun da Hafız’ın şiirlerine duyduğu hayranlık, batı kültüründe Hafız’ın yerinin önemini vurgular.
Bu yazarların Hafız’ın eserleri üzerine yaptıkları çalışmalar, Hafız’ın kültürel ve edebi etkisinin sadece İran’da değil, dünya genelinde de ne kadar büyük olduğunu gösterir.
HAFIZ’IN TÜRBESİ
Hafız daha yaşarken şöhreti İran sınırlarını aşmıştır. Hayatı boyunca kısa bir süre dışında Şiraz’dan dışarı hiç çıkmamıır. Öldüğünde de tüm ömrünü geçirdiği Şiraz’a gömülmek isteyen Hafız’ın dileği yerine getirilmiş. Halk arasında “Hafıziye” olarak bilinen ve şimdilerde türbe olan yere defnedildi.
Hafız’ın Türbesi, İran’ın Şiraz şehrinde bulunmaktadır. Türbe, Hafız’ın yaşadığı dönemden sonra inşa edilmiştir ve zaman içinde çeşitli onarımlar geçirmiştir.
Hafız’ın Türbesi, geleneksel İran mimarisinin özelliklerini taşır ve zarif süslemelerle bezenmiştir. Türbenin içinde, Hafız’ın mezarı ve anıtı bulunur. Ziyaretçiler, buraya gelerek Hafız’ın mezarını ziyaret eder, dua eder ve ona saygılarını sunarlar.
Hafız’ın Türbesi, sadece bir mezar değil, aynı zamanda onun hayatı ve eserleri hakkında bilgi veren bir kültür merkezi olarak da önem taşır. Ziyaretçiler, burada Hafız’ın şiirlerinden alıntılar, resimler ve diğer bilgilendirici materyallerle karşılaşırlar.
Hafız’ın Türbesi, İran’da ve dünya çapında edebi ve kültürel bir simge olarak kabul edilir ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilir.